saygı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saygı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Aralık 2020 Perşembe

Kibar Saygıyla Başla

 

“Nereden başlıyorduk? İlk önce seviyor muyduk? Yoksa ilk önce güveniyor muyduk?” Oğuz Atay

Sevmekten başla! Sevmenin karşılığı, insanın kendini güzel duyumsatır olmasındaki erdemli bencilliktir. Tabi ki bu hiçbir koşula bağlanmayan huzur veren bir bencilliktir. Güven ise mutlaka dünyalık bir karşılık beklentisine bağlıdır. Güvenden başlayamayız; çünkü güven için önce çıkar ilişkisi koşullarını belli etmemiz gerekiyor. Oysa her insan güvene gerek duymadan istediği kadar tek başına sevmeyi sürdürebilir. İnsan tek başına âşık da olabilir amma aşk asla tek kişilik değildir; mutlaka iki kişilik bir gönül ve yaşam birliği ister. İnsan tek başına âşık olur da aşk edemez. Dolayısıyla aşk ve güven, insana tek başına yeni bir başlangıç yapmasına izin vermez. Ve başkalarıyla uzlaşı temelinde yapılan başlangıçsa hepten bizim başlangıcımız olamaz…

Sevmek, özgürdür. Seven kişi kendine sever; üstelik sevilinceye dek sadece kendine sorumludur. İnsan kendini mutlu etmek için sever; bundan dolayı başkası da mutlu olabilir elbet amma kimse başkası mutlu olsun diye sevmez. Kişinin kendini dışlayıp da sadece başkasını mutlu etmek için seviyor görüntüsü, saklı bir çıkardan değilse yatıştırıcı bir nezakettendir. Sadece anneler çocuklarını sevmek için gerçek anlamda kendilerinden vazgeçerler. Gene de onlar bile böylesi sevmekten mutlu oldukları için, yani dönüp dolaşıp gene kendileri için severler.

Görüldüğü gibi herkes sevmekten başlayabilir; çünkü sevmek kişinin kendini güzel duyumsama ve duyumsatma nefsinden başka hiçbir koşula bağlı değildir. Sevmenin, sevilmek gibi bir beklentisi bile yoktur…

Az düşündüm de yanıldığımı gördüm: Sevmekten başlamalı demiştim amma herkesi de sevemeyiz elbet; herkesin bizi sevmesini de bekleyemeyiz. Ancak, herkesle kibar bir saygı çerçevesinde ilişki kurabiliriz; bize saygı duymayanla bile… Şu gelen yeni yılda yaşamaya gene saygıyla başlayacağıma söz veriyorum. Bence, her şeyden önce birbirimize saygılı olalım yeter. Hem birbirimize hem varlık nedenimiz olan çevremize üstünlük taslamadan, saygıyla davransak yeter… Saygı her şeyin başında tutulmalıdır: Toplumsal varoluş huzurunun gerekçesini oluşturan görenek ve hukuka bağlı kibar saygı duyumu, insan tıynetini yüceltir; öyle ki, saygı görmemek asla saygısızlık nedeni yapılmaz.

Beğenip beğenmesem, sevip sevmesem de saygım herkesedir; sevgim de herkese açıktır amma sadece seçtiklerime haktır… Ya aşk? İşte o sadece iki kişi arasında paylaşılan bir gönül sefasıdır… Ben kibar saygıdan başlıyorum; sevmeye ve güvene oradan geçeceğim. Sevmekle güven arasında umarım aşka da rastlarım… Muharrem Soyek



26 Temmuz 2018 Perşembe

Ey İnsan!

Beylik sözleri sıralayarak, eğriyi doğru göstermeye çalışan, bir şey bilmezken biliyor görünerek ille de saygı görmek ve onurlanmak isteyen kaba ve boş beyinli bir sürü insan vardır. Bunlar çoğu zaman ağızları köpürerek hep birden konuşarak karşılarındakini sindirmekle kalmazlar, doğru bilginin kaynaklarını da kurutmayı hedef alırlar. O leke sürmeler, bilinci yenileyen bilgiyi çekemeyen cehalet nice nice onurlu güzel insanların yok olmasına yol açmıştır. Her şeye rağmen, değeri ne denli az olursa olsun bir işi yaparken ölüm kalım endişesine kafa tutarak doğruyu eğriyi zaman boyutuyla sorgulayan yiğit insanlardır dünyayı mutlu geleceğine taşıyacak olanlar. Onlar kendini bilmiş bilinçlerdir…

Bilgeliğin yolları taşlı tozlu ve tuzludur. Hatta tabanlarım ne denli kalın olursa olsun, dikenleri batar bu yolların. Fakat beni ulaştırdığı vahalar bütün acılara değer… “Elde edilmesine çaba gösterilmesi gereken şey, “asıl iyi” olanı (yani hayatın tümlük bilgisine iyi geleni) amaç edinerek bilgiye özenli ve ödün vermez bir araştırmayla ulaşmak ve böylelikle bilginin gerçeğiyle donanmış erdemli bir bilinç ile mutlu yaşamaktır” diyen Sokrates, beni duyduysa kesin alkışlıyordur.

Bildiklerimizin ve sanılarımızın gerçekliği ve ipuçlarıyla düşünerek bilmediğimiz şeyleri araştırmalıyız. Bilinmeyen şeyi bulmanın olanaksız olduğuna, evrenin sırlarını çözme gayretinin tanrısal iradeye isyan olduğuna inanmak ve inandırmak evrensel varoluş bilincini taşlamaktır... Ve onlar bilmezler, aslında Tanrı evrensel varoluşun en yüce bilincidir...

Ey insanlar, ey canlarını başlarını para kazanmaya koyanlar! Boynunuzun borcu olan şeyleri ihmal ettiğinizin farkında değil misiniz? Çocuklarınıza bırakacağınız parasal zenginlik huzurlu bir dünya satın almalarına yetecek mi? Buna aldırdığınız yok; kendi kendinizi de yetiştirmeye pek uğraşmış değilsiniz zaten. Okuma yazma, sanat teknikleri, spor, bilgisayar ve matematikte uzman meslek sahibisiniz; aklınızca yüksek bilinçli oldunuz. Siz sadece, çatışmacı rekabetle yükselen tüketim uygarlığının ihtiyaçlarını gözeten meslekli oldunuz…

Ey insan, tüm öğrendiğin sadece mal mülk edinmek için midir? Erdemli ve mutlu yaşam uygarlığının yeni bir düzen ve eğitim sistematiğiyle kurulabileceğini görmüşken neden bu düzen ve eğitim ortamını sağlayacak bilinci oluşturmaya emek vermezsin de mal mülk tapulamayı uygarlık başarısı yaparsın?

Ey insan! Bu kendini bilmezliğe derhal bir son verecek çarelerin bireysel ve toplumsal alt yapılarını düşünmeye başlamalısın. Kendini bilmeye yükselten erdemli yaşamı gözün kesmiyorsa çocuk sahibi bile olma. Kendini bilmiş bilincin sorgusuyla özeleştiri yapamıyorsan bari ölümün dünyaya bir nimet olsun. Canından ne yapacağını bilmeyen canlardan olma. Gelişigüzel yaşayacaksan geleceğin gelişini rahat bırak.

Ve aslında insanlık tarihi, maddenin eytişim (diyalektik) doğallığı içinde basitçe bir var bir yok oluşun bilincidir. İnsanlık bilincinin toplumsal bir oluş olduğu bilgisinin gerçeğiyle bu bilinç bireysel var oluş gerçekliğinde yeniden yapılandırılmalı; bilimin ve teknolojinin kullanımıyla bireylerle paylaşılmalı ve bireysel bilinç ürünlerinin toplumsal varlık boyutunda demokratik hak tanımı çerçevesinde serbest dolaşımıyla maddenin bilinci artık özgürleştirilmeli...
Ben de artık kendi akıl bakışımı bilincimin kendini bilmesine temel yaparken, başka canların varlık bilgilerini de bilincimin özgürlük nedeni yapmalıyım...

Muharrem Soyek