31 Ocak 2023 Salı

Ülke Batar

 

Muhalefet kaybederse ülke mahvolur. Ve ilginç olansa iktidar kaybederse de ülkenin mahvolacağı iddia edilir. Hemen her seçimde böyle bir hava estirilir. Ülke mahvolmaz amma farklı görüşlerde 6 başlı bir iktidardan da hayır çıkmaz. Bakın, İstanbul Sözleşmesi altılı seçim beyanına alınmadı. İlk ve ortaeğitimde din dersini seçmeli yapmayı konuşamadılar bile. CB karar ve icraatları altılı onay imzasından geçecekse o CB iktidarda sayılır mı? "Hele bir seçilelim, kim takar altılı masayı!" hinliği de sökmez. Mecliste hır çıkar; AKP ile birleşip erken seçime gidilir. Ben altılı ittifakın birlikte iktidar olma fikrini siyasetin doğasına aykırı görüyorum.

Şu Anayasa'yı değiştirip de eski parlamenter düzene dönüş vaadi hem yersiz hem gereksiz olduğu gibi hem de büyük olasılıkla askıda geçersiz kalacaktır.  Parlamenter sisteme dönüşten gayrı, Altılı Masa ortak bildirgesinde vaat edilenlerin hepsi, şimdiki CB sisteminde çok daha kolayca yapılabilir şeyler. Öyleyse zorları ne? Sanırım devleti eski bürokratik hantallığına oturtup siyaseti devlet olanaklarından daha fazla nasiplendirmek olmalı. Güçlendirilmiş parlamento sanki şimdiki CB sisteminde yapılamazmış gibi tüm sistemi geriye doğru değiştirmenin başka ne anlamı ola ki? Zorunlu onay makamı sorumsuz bir CB ve yanında milletvekillerinden kurulu bir iktidarı, devlet arpalığını siyasi kayra yapmaktan alıkoyacak bir dokunulmazlık yasası bile yok. Oysa şimdiki sistemde CB karar ve eylemlerinden sorumlu tutularak doğrudan yargı denetimine ve takibine alınabilir. Sistemi kökten değiştirmekten daha kolay ve mantıklı olmaz mı? Siyasi partilerin en demokratik işletiliş yasaları çıkarılmadan; yargı erkince dokunulmazları kolayca denetleme hukuku belirlenmeden, demokrasinin hangi sistemle işletildiğinin hiçbir önemi yoktur. Bu iki durum ileri demokrasiye yaraşır biçimde düzenlenince zaten sistem değişikliğine gerek kalmıyor... M. Soyek