23 Ocak 2021 Cumartesi

Hayvan Hakları

 

Canın küçüğü büyüğü olmuyor. Ne kadar küçük olsalar da ölene kadar hem yaşam hazlarını hem acılarını tıpkı bizim gibi çekerler. Onlar sadece geleceğin acısını çekmezler. Çünkü ölüm bilinçleri zayıftır; yani öldükten sonra ne kendilerine ne arkada bıraktıklarına olacakları hayal edip de endişe duymazlar. Ölümden sonrasını hayal edip de tasarlayabilen tek canlı şimdilik insandır.


İnsan insanın hem kurdu hem şifasıdır. Şifa olmak için Evrensel İnsan Hakları bilincini oluşturup benimsemeye başlamıştır. Ancak, bu dünyadaki varoluş hakkı sadece insana indirgendiğinde insanın yok oluş nedeni de hazır edilmiş olmaktadır. Çünkü biz her ne kadar doğayı kendi yaşamına uydurabilen harika canlılar olsak da doğa bizim varoluş hakkımızı koşulsuz ve sınırsız karşılayan bir düzenek içre var olamıyor. İnsanın dışındaki doğa diyor ki, “Benden yararlanman için benim varoluş haklarıma saygı duyacaksın. Beni zenginlik ve güç hırsınla sömürmeyeceksin; sadece sürdürülebilir saygın tüketimle kullanacaksın.”


Hayvanlar insanların dış doğasında çok çeşitli ve geniş alan kapsamlı bir varoluş kaynağı oluşturuyor. Onların varlık haklarını belirleyip yasal çerçeveye oturtarak koruma altına almak, gerçekte insan haklarına hizmettir. Hayvan Hakları Yasası geleceğin acısını çeken insana bir umut yolu açarken hayvanların da insan ırkından çektikleri çileyi bir nebze hafifletecektir. Biz, hayvan haklarını gerçekte hayvanlar için değil kendimiz için sayıp kollamak zorundayız. Yoksa; önce hayvanlar, sonra ağaçlar ve çiçeklerin peşinden insan nesli yaşadığına bin pişman veda eder bu dünya cennetine…


Kenarda kendi başına duran taşın ve taşın altında yuvalanan karıncanın var olma hakkına saygı duyuncaya dek kimse uygar olduğunu sanmasın. Çünkü insanın gerçekten uygarca var-oluşu, işte o taşın altındaki canlara kadar eğilen saygısıyla ancak olasıdır…

Muharrem Soyek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder