Ermeni Çeteleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ermeni Çeteleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Nisan 2021 Pazar

Tencere Dibin Kara

1948 yılında varılan uzlaşmayla ve 1951 yılında yürürlüğe geçen uluslararası sözleşmeyle, soykırım ve benzeri olaylar tanımlandı ve bir insanlık suçu olarak tasdik edildi. Ancak bu suçlamanın 2. Dünya Savaşı öncesi geriye doğru hukuken götürülemeyeceği de belirtilmişti. Çünkü tarih, katledilmiş toplu insan cesetleriyle o kadar doludur ki depreştirmeye gelmez.

*Kendini savunma derdine düşen Osmanlı, gücünü hep saldırgan düşmana sakladı. Batıda Avrupa, doğuda Rusya ve işbirlikçisi Ermeni Çetelerine karşı. Emperyal güç ile kan dökümü bir gidiyor. Arap topraklarında İngilizler iç talanı kışkırtırken, Arap halkı tutmuş İngiliz saldırısı bekleyen Osmanlı’ya asayişi temin edemeyişinin hesabını sormaktaydı. Hesabın ödemesini alamayınca da düzen sağlayacağını söyleyen İngiliz’in peşine takılmıştır. ‘Tavşana kaç, tazıya tut’ politikası…

*“Soykırım ve büyük felaket…” Ermeni dilinde ‘soykırım’ denmez bilir misiniz?  Medz Yeghern (büyük cinayet) ya da Medz Aghet (büyük afet) derler. Joe Biden bu yüzden hem soykırım hem büyük felaket demiştir. Hem dünyaya hem Ermeni kültürüne selam çakmıştır… Tarih, 24 Nisan 2021… hani, tarihin bile yüzü kızardı…

*Dün de bugün de aynı oyunlar sürmektedir. Başka bir oyun içindeysek de yuh olsun artık! Tarihi ağlatacak kadar unutkansak bize de yuh olsun artık! Şimdi sıra PKK himayesine kılıf gereği Kürt Soykırımı’nı tanımaya da gelmiş olabilir hani. Yağma Hasan’nın böreği… Eşkıya da belli eşkıyayı besleyen de. Olan Ermeni komşuma, Arap tanışıma, Kürt yurttaşıma ve elbette az buçuk hepimize olmaktadır. Barış ve huzur bir adım daha geri çekilmek zorunda kalıyor. İşin ilginç yanıysa, ABD Başkanı’nın NATO müttefiki, Kore silahdaşı Türkiye’ye sırtını dönüp Ermeni Lobisi’nin koluna girmesiyle iç siyaset rantından başka bir şey elde edemeyiş olması. Yani bir Ermenistan kazanılmış olmuyor. Ermenistan siyaseten ve mülken Rusya güdümünde bir ülke. Tuhaf değil mi? ABD Türkiye’yi çöpe atmış görünüyor; atmasa bile “ya benimlesin ya çöptesin” demeye gözdağı vermektedir. Bu ayrılık yolunda bakalım kimin kervanı daha diri ve kazançlı yürüyecek. Sanırım şerden hayır gelecek ve Türkiye kendini daha da bağımsız kılacak özgüven yükselişiyle ilerleyecek.

*Dilini yalan siyasetiyle bileyerek parmak sallayan ABD kendi emperyalist soykırım tarihini görünmez derinlere gömdüğünü mü zanneder? Zenci ve Kızılderililere verdiği zayiat çok yönlüdür. Örneğin, Kaliforniya'da çapullanıp yerinden yurdundan edilen yerli halkın korunması için çıkarılan eyalet yasası tersine işletilip 'ateş serbest yasası' gibi işletilmiş. Bu sözde koruma yasası gereği uygulamalarla 10 yılda 300 bin yerli 30 bine indirilmiştir. ABD’nin onca parası vardır amma kendine tutacak bir aynası yoktur… Hile ve zorbalıkla zulmetmiştir, yok etmiştir. Daha 1960 yıllarına kadar birçok ABD eyaletinde zenciler ve yerliler köpeklerle bir tutulurdu. Tencere tencereye 'dibin kara' demiş; tencere de dönüp 'senin hem dibin hem için kara' demiş… Tencere bile kendinden utanmış amma koca koca devletler tarihin acılarını günün siyaset garnitürü yapmaya bakalım ne zaman utanacaklar. (Muharrem Soyek)

*"O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım(Kum deresi katliamı). Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları, hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o kanlı çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada. Güzel bir düştü evet… Sonra bir ulusun umudu kırılıp paramparça oldu. Artık yeryüzünün merkezi yok, ölüp gitti kutsal ağaç...” / Kızılderili, Şef Kara Geyik