15 Nisan 2022 Cuma

Kendinle Tanış Ol

 

İnsanın olduğu gibi görünüp de göründüğü gibi olması bence bir efsanedir. Çünkü kimse kendini eş zamanlı olarak tam da olduğu gibi görüntüleyemez. Olmak neyse de görünmek hepten de kişinin belirlediği bir durum değildir. Kişi, olduğu gerçekliğin tümünü gösterebilse bile, gösterdiği kendisi başkasının bilinç aynasından tıpkısı kendi olarak yansımaz. Gene de insan kendini bilebilir. Kendini bilmek, göründüğünden çok gösterdiğinin ne olduğunu bilmişliktir.

Kendini bilir olmaya götüren birçok felsefi, dinsel ve ideolojik yol açılabilir. Ancak; hiçbir arayış yolundaki insan, olduğunu ve olacağını tümüyle kapsayan biçimde kendini bilir olamaz. Kendini bilmek, kendinin olan niyetten ve eylemden gene ve sadece kendini sorumlu tutmaktır.

Bir Mevlâna deyişi olan, “Göründüğün gibi ol; olduğun gibi görün” öğüdü bana göründüğünden daha derin mana içeriyor gibi geliyor. Düz algıyla değil de geniş ve derin yorumsal algıyla ele aldığımda öyle geliyor. Özdeyiş, “Görüntünü mutlaka kendinden olan bir gerçeklikle sunasın ve her nasıl görülmüşsen onu da her zaman gönül aynandan dürüstlük yansınla doğrulayasın.” demek istiyor. Şöyle de ifade edebilirim: Dıştan dönen görüntünü sadece kendinden bildiğin gerçekle doğrula ve yanlışla; gösterdiğin kendini de her zaman kendin bildiğin dürüstlük aynandan yansıt.

Olduğu gibi görünmek hepten de kişinin elinde değildir. Aslına kalırsa kimsenin görünürlüğü hepten kendi öz kimliğinden (olduğundan) çıkma değildir; çünkü insan kendini ancak başka insanların algısından görünür yapabilir. Kişinin başkalarının algısına göreli görüntüsünde henüz kendiyle özdeşleşmeyen alıntı ve kalıntılar mutlaka olacaktır. Algılanan görüntüsünün ne kadarıyla kendinden olduğunun onayı da anca kişinin kendini bilir oluşu kadar güvenilirdir.

Hiç kimse, ne ise o olarak bilinmez; başkaları onu ne yaptıysa o öyle bilinir, öyle kabul edilir” diyor Schopenhauer. Yani, nasıl algılanıyorsak öyle görünürüz. Hiç kimse de kendini olduğu gibi algılatmayı beceremez; çünkü olduğumuz sanısıyla gösterdiğimiz her neyse, karşı algının bilinçsel mana kavrayışıyla yeniden biçimlenir. Sanırım Mevlânâ özdeyişindeki derin mana, “oluşta ve görüntüde kendin olanı bilmiş ol” demeye varıyor.

Kendini bilmiş bilinç ile kendin olmak değişkenlik yönetimi ister. Kendini bilmek, kişinin somut ve soyut gerçeklikte varoluşa yürüdüğü yol yordamı bilinçli istençle seçebilir ya da yapabilir olmasıdır. İşte bu “Kendini bil!” öğüdü çok daha yerinde bir anlam yapıyor. İçten gelen saygıyla tanışmaya duran kendini bilmişler, birbirlerini ne oldukları ne gördükleri ne de göründükleri gibi etiketleyip paket ederler… Sadece kendilerindeki varoluş değişkenliklerini anlayıp bilmeye niyetlenirler. Söz konusu kendini bilme’ erdemi bir değişim bilincidir. Olduğu ve göründüğü hâlini kişi mutlak kalıcı kendi saymaz da her olduğu ve göründüğü kendinden yeniden olma ve görünme bilinciyle değişmeye rağbet eder.

Olduğumuz gibi görünmek ve göründüğümüz gibi olmaya yeminli kalmaktansa, kendimizi olmuş kendilerimizden daha iyi olmaya değiştirmeliyiz. Yani, olduğu gibi görünmede ve göründüğü gibi olmada kalmayı dürüstlük onuru yaparak değişime direnen sözde omurgalı kendimizi aradan çıkartıp, daha iyi ve güzel olmaya niyetlenen yiğit yürekli ‘dönekliğimizi’ de kucaklamalıyız. İyiye, doğruya ve güzele dönmek onurlu bir vazgeçiş dönekliğidir... “Kendi kendini yenmek zaferlerin en büyüğüdür” der Eflatun. Sözün bendeki manası, ‘kendini bilerek değişmek zaferlerin en büyüğüdür…’ demeye gelir.

Düşüncemizi ve kalbimizi mühürlemeyelim; ancak, kendimizi vicdan, edep ve mantık süzgecinden geçirmeden de dışarıya servis etmeyelim. Sevgi bile tartılıp biçilip öyle sunulmalı ki, sevdiğimizi sevgi kıskacıyla bunaltmayalım. ‘Olduğumuz gibi görünelim, göründüğümüz gibi olalım’ sözünü, ‘içimizde ne varsa olduğu gibi dürüstçe çıkartalım’ ahmaklığına çevirmeyelim. Önce içimizde olgunlaşalım, ondan sonra olmuş bellediğimiz kendimizden seçkiyle görünelim. Dışımızdaki algıdan yansıyan görüntümüzün ne denli olduğumuzdan olduğunu da mutlaka dürüstçe yanıtlayalım. İnsanı güvenilir yapan şey, dışına çıkardığını olduğu kendinden görünür etme dürüstlüğüdür. Bunun içinse kendimizi bilip de bildiğimizden bilinir olmaya görünmek gerekir… Muharrem Soyek